31 Mart 2023 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu.
İdarecilerimizin; asker, sivil hepimizin bir ailenin parçası olduğu iddiasının aksine, daha çok askeri personelin atama, görev süreleri, disiplin uygulamalarını, kuruluş ve teşkilat düzenlemelerini içeren teklifte, kıdemli subay, astsubay muvazzaf ve emeklilerinin gösterge puanları yükseltilerek maaşlarında da iyileştirmeye gidileceğini görmekteyiz.
Bu haliyle yalnızca askeri personele iyileştirme sağlama amacı güttüğünü gördüğümüz yasa teklifinde, devlet memurlarının periyodik muayenesinde düzenleme yapılacağını görmek ayrıca manidardır.
Asker şahısların kurumdaki mevcudiyetlerini korumak ve güçlendirmeyi amaçlayan maaş iyileştirmelerden de anlıyoruz ki, MSB ve bağlısı kurum kuruluşlarda görevli ve kurum hafızasını oluşturan savunma emekçilerinin varlıkları gözden çıkarılabilir durumdadır. Bu yok saymayı kabul etmiyoruz!
Elbette bu görünmezliğin derinleşmesine katkı sunan, bugüne kadar memurun hak arama yollarını "bize yakışmaz" diyerek ölçülü hale getiren yetkili sendikaları da görmezden gelemeyiz. Ancak artık şapkayı önümüze koyarak düşünmeli, şimdiye kadar farklı yöntemler önererek ve uygulayarak yürüdüğümüz bu yolun hem kurum nezdinde bir karşılığı olmadığını hem de üyelerin sendikal mücadele inançlarında kayıplara neden olduğunu anlamak zorundayız.
Şimdi öncelikle, komisyona sunulan yasa teklifinden yola çıkarak, kurumsal sorunlarımızın görünür olmasını sağlamak ve yasal düzenleme teklifine etki etmek için eylem birlikteliğinde ortaklaşmalı ve kurum emekçilerine olan borcumuzu ödememizin zamanıdır.
Bizler bu kurumun hafızasını oluşturan savunma emekçileri olarak, askeri hiyerarşi içinde yaşadığımız baskılar, liyakat haklarımızın teslim edilmeyerek kariyer ilerlememizin engellenmesi, kurumsal sosyal haklardan tamamen mahrum bırakılmamız yetmezmiş gibi ekonomik olarak da dar boğaza hapsedilmiş durumda olmamıza rağmen, yan yana çalıştığımız mesai arkadaşlarımıza yapılan iyileştirmelerden yine ayrı tutularak bu kurumun üvey evlatları olduğumuz bizlere bir kere daha hatırlatılmaktadır.
Verilen kanun teklifinden kurumumuzun idarecilerinin haberdar olmaması beklenemeyeceği gibi personeli arasında ayrım yapılmasına, kurumlarımız tarafından göz yumuluyor olması da biz savunma emekçileri tarafından kabul edilebilir değildir.
Bu şartlar altında, kurum sendikaları tarafından yapılan ortak eylem çağrılarına, üretimden gelen gücümüzü dahi kullanabileceğimiz, şeffaf şekilde yürütülecek bir çalışma platformuyla, kurum içinde örgütlenmiş sendikalarla ortak eylem birlikteliği sağlanması konusunda ASİM-SEN olarak sorumluluğumuzu yerine getirerek destek vereceğimizi tüm savunma emekçilerinin bilgisine sunarız.
Öncelikli önerimiz, kamuoyu baskısı yaratmak için tüm üyelerin ortak etiket kullandığı bir sosyal medya hareketi arkasından da yasama dönemi kapanmadan sendikaların ortak düzenleyeceği bir basın açıklamasıyla varlığımızı göstermek ve akabinde haklarımızı elde edinceye kadar aralıksız eylem stratejisi ile eylem, boykot, iş yavaşlatma, iş bırakma gibi tüm araçları kullanmaktır. Ortak amaçlarımızın tümü için MSB ve bağlısı kurum, kuruluşlarda örgütlenen her bir sendikanın amacına dair bir turnusol görevi görecek bu çağrıya verilecek cevaba da savunma emekçilerinin takipçi olması gerekmektedir.
Tüm eylem ve etkinliklere, gücümüzü aldığımız savunma emekçilerinin de katılım sağlayarak, sesimizi yükseltmesi, on yıllardır kurum nezdinde süren görmezden gelmenin son bulması açısından son derece önemlidir.
Yarın çok geç! Hemen, şimdi!
ASİM-SEN Merkez Yürütme Kurulu