Bizler demokrasiye, özgürlüklere, cumhuriyet değerlerinin halkı ileriye taşıyan ilkelerine ve bu ülkenin çarklarını döndüren emekçilerin üstünlüğüne inanan ASİM-SEN'liler olarak, iktidara talip olan her kesimden siyasi oluşuma, gelecek beklentilerimizi bildirmek üzere bu bildiriyi kaleme aldık.
Halkın en büyük kesimini oluşturan emekçilerin köleleştirilerek açlık sınırına yakın olan ücretleri karşılığında yıllık karları %500'leri bulan sermayenin vergi borçları silinmektedir. Büyük bir kısmı emekçilerin alın teriyle kazandığı ücretlerden kesilen vergilerin oluşturduğu kamu imkanlarının, sosyal devlet ilkesi gereği, ücretsiz ve nitelikli eğitime, ücretsiz sağlık hizmetlerine hatta ücretsiz ulaşım ve barınmaya harcanması gerekirken, siyasi çıkarlar uğruna propaganda giderleri için kullanılıyor olmasından rahatsızız.
Emeğimizin karşılığında aldığımız ücretlerin ne barınma ne beslenme ne de sosyal ihtiyaçlara yetemeden tükendiği, yoksulluğun günden güne derinleşerek, gelecek umutlarının yok edildiği, yaşamanın hayatta kalabilmeyle eş değer hale getirildiği bu düzenden rahatsızız.
Kindar ve dindar nesiller yaratmak uğruna eğitimin kalitesizleştirilmesinden ve ailesinin maddi imkanı düşük olduğu için belirsiz bir geleceğe mahkum edilen, okula gidebilenlerin yetersiz beslenmeden ve açlıktan bayıldığı, oyun oynaması ve nitelikli eğitim alması gereken çocukların küçük yaşlarda işçileştirilerek eşitsiz ve adaletsiz bir hayatın ortasına bırakıldığı bu sistemden rahatsızız.
Her fırsatta kadınların nasıl yaşaması gerektiğini dikte eden gerici fikirlerin yaygınlaştırılmasına yol veren, kadınların uzun yıllar süren mücadeleleri sonucu kazandığı hukuki haklarını talan ederek şiddeti, tacizi ve tecavüzü cezasızlık politikalarıyla destekleyen, yarattığı makbul kadınlara bile gözünü kırpmadan saldıran, hak ve özgürlüklerimizi günden güne elimizden alan erkek egemen anlayıştan rahatsızız.
Dini, dili, ırkı ve cinsiyet normlarını dayatan tek tipçi politikalarla, halkı ayrıştıran, oluşturduğu azınlıklar birleştiğinde çoğunluğu ötekileştirilmiş, aşağılanmış, sindirilmiş ve dışlanmış büyük bir kitle yaratan, halkı birbirine kırdıracak kadar ileri gidebilen, çirkinleşen siyasetin dilinden ve yönetme şeklinden rahatsızız.
Cumhuriyet kazanımlarını yok edecek gerici politikalara çıkarları uğruna göz yuman, genel kurullarını siyasi partiler için oy devşirme alanına çeviren, hak aramayı ceket ilikleme seviyesine düşüren, insanca yaşayacak ücret ve iş güvenceli istihdam için mücadele etmek yerine, emekçileri sözleşmeli, ücretli diye işleriyle, aşlarıyla tehdit ederek yaranmak istedikleri siyaset için oy potansiyeline çeviren ve sendikacılığı ayaklar altına alanlardan rahatsızız.
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki gidişattan, askeri hastanelerin kapatılmasından, askeri fabrikalara yabancı devletlerin ortak edilmesinden, kurum dışı bürokrat transferleriyle milletin ordusunun siyasetin aparatı haline getirilmeye çalışılmasından rahatsızız.
Emek verdiğimiz kurumda ötekileştirilmekten, orduevlerine girememekten, askeri kampları görememekten, lojmanlardaki kota sisteminden, kariyerimizin önüne geçilmesinden vesselam ayrıştırılmaktan rahatsızız.
Şimdiye kadar, rahatsız olduklarımıza karşı verdiğimiz mücadeleyi azimle devam ettirip bayrağı düşürmeden, rehavete ve dahi umutsuzluğa kapılmadan, ileri taşımaya ve yükseltmeye devam edeceğiz. Çünkü bizler bu karanlığın içinde verilen her vaade, yıllardır tutulmayan sözlere, gün geçtikçe daha da kötüleşen yaşam koşullarımızın verdiği tecrübeyle, temkinli ve mesafeliyiz.
Demokratik haklarımızdan, özgürlüklerimizden, adil, eşitlikçi bir düzende, barış içinde ve kardeşçe kurulan yaşam talebinden yanadır tutumumuz ve bunları gerçekleştirmek için bölen değil birleştiren, dışlayan değil kucaklayıcı olanladır hukukumuz.
Son olarak gelecek baharın ve güzel günlerin umuduyla söz verenlere bizlerin de söyleyeceği iki çift lafı var.
Durduğumuz yer emeğin safıdır ve nettir. Ne siyasi partilerin arka bahçesi ne de çıkar uğruna inanmadıklarımız karşısında iki büklüm oluruz. Savunma emekçilerinin tavrı elbet bu adaletsiz düzeni değiştirmeye niyet ettiğini beyan edenlerden yana olacaktır ancak; ASİM-SEN'in sınıfın hak ve taleplerinin sonuna kadar takipçisi olacağı herkes tarafından bilinmelidir. Üretimden gelen gücümüzü de kullanarak mücadele etmekten asla geri durmayacağız. Çünkü en iyi bu topraklarda yaşayan emekçiler bilir ki vaatler hoş olsa da hiç bir hak kolayca verilmez iktidarlar tarafından.
Ve biliyoruz ki mücadele azmimizi, umudumuz gibi diri tuttukça "Tarihin en güzel yerinde, son sözü hep direnenler söyler!"
ASİM-SEN
Merkez Yürütme Kurulu